Gündem Manşet

Yenidoğan Çetesi davasında şoke eden ifade: İlaç düşümü yapacağım, bebeği entübe gösterin

İstanbul’da yenidoğan bebeklerinin ölümlerine sebep olarak haksız kazanç elde eden ve kusurlu davranışlarda bulunan 47 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Tutuksuz sanıkların savunmalarının alındığı duruşmada, saat 13.00’te 40 dakika ara verildi…

Yenidoğan Çetesi davasında şoke eden ifade: İlaç düşümü yapacağım, bebeği entübe gösterin

İstanbul’da yenidoğan bebeklerinin ölümlerine sebep olarak haksız kazanç elde eden ve kusurlu davranışlarda bulunan 47 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Tutuksuz sanıkların savunmalarının alındığı duruşmada, saat 13.00’te 40 dakika ara verildi. Ardından, saat 14.00’te duruşma yeniden başladı ve saat 17.00’ye kadar devam etti. Duruşma 27 Kasım Çarşamba günü saat 09.30’a ertelendi.

Yenidoğan Çetesi davasında şoke eden ifade: İlaç düşümü yapacağım, bebeği entübe gösterin

Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu’nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle duruşma konferans salonunda görülüyor. Fırat Sarı ve İlker Gönen’in de aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 47 sanıklı davada tutuksuz sanıkların savunmaları başladı. Bazı tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları salonda hazır edilirken, bazı tutuksuz sanıklar da bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşma saat 10.40 sıralarında kimlik tespitinin ardından tutuksuz sanık Ecem Koç’un savunmasının alınmasıyla başladı; tutuksuz sanık Sümeyye Özdemir’in savunmasıyla sona erdi.

‘İŞLETME VE ÖRGÜTÜ BİLMİYORUM’

Duruşma Ecem Koç’un savunmasının alınmasıyla başladı. Koç savunmasında, “Öncelikle üzerime atılı suçları kabul etmediğimi beyan ederim. Örgüt nedir bilmiyorum; işbirliğim yok. 2019 yılında Çorlu Reyap Hastanesi’nde çalışmaya başladım ve 5 yıl boyunca yenidoğan hemşireliği yaptım. Fırat Bey’i 1,5 – 2 yıldır tanıyorum. İşe başladığımda doktor ve hemşirelerimiz farklıydı. İşletme adı altında geçen şeyi bilmiyorum, burada öğrendim. Çorlu çok küçük bir yer ve işletme gibi şey duyulmamıştı ben de burada öğrendim. Dosyadaki kimseyi tanımıyorum. Sadece Fırat Sarı ile Bahar Kanık’ı tanıyorum” dedi.

Yenidoğan Çetesi davasında kan donduran ifade: İlaç düşümü yapacağım bebeği entübe gösterin

‘DOKTOR GELMEYİNCE BİZ DE BEBEĞİ DEFİN İŞLEMLERİ İÇİN HAZIRLADIK’

Koç, “Halime bebek, anne karnında oksijensiz kalmış bir bebekti. Tekirdağ Şehir Hastanesi’nden kendi ambulanslarıyla sevk edildi. 55 gün boyunca tüm çabalarımızla ona baktık. Tüm yaşam hizmetlerini eksiksiz gerçekleştirdik. Tapelerde yalnızca bir görüşmem var; o da Fırat Sarı ile. Görüşmede yaptığım işlemleri anlatıyorum. Halime bebek zaten birkaç gündür eks durumundaydı. Öleceğini biliyorduk. Müdahale, bir kişiyle yapılmaz; birkaç kişinin koordinasyon içinde çalışması gerekir. Birileri müdahale ederken, birilerinin doktorla iletişim kurması gerekiyordu; ben o kısmı üstlenmiştim. Doktor olmadığı için müdahaleleri hemşire olarak yaptık.

Müdahalede bir kişi değil 3-5 kişi ile müdahale ettik. Yoğunbakımda mavi kod verilmez, biz zaten mavi kod ekibiyiz, Mavi kod hava yolun açıklığının sağlanmasıdır bunu da doktorun yapması gerekir. Ex olduğunda doktoru arayıp bilgilendirme yaptık. Doktorun ‘Geliyorum’ cevabını duyduk. Esenyurt’tan geliyordu kaç kilometrelik mesafeydi bilmiyorum ama her zaman yarım saatte geliyordu ilk kez doktorsuz kaldık. Doktor gelmeyince biz de bebeği defin işlemleri için hazırladık. Ekip geldiğinde bebekte tüp veya damar yolu olmadığını görmemelerinin sebebi bebeği temizleyip defne hazır etmemizdi. Zaten bebeği incelemiş olsalardı bebeğin vücudunda izleri görmüş olurlardı. Ekibi yanıltan şey ex saatidir, saatin sonradan değiştirildiği konusunda bilgim yok ben vefat ettiğinde saati vermiştim. Saatin uzatıldığını burada öğrendim” dedi.

‘ÖLMESİNİ BEKLEDİĞİMİZ BİR BEBEKTİ’

Koç, “Hasan Basri Gök’ü ismen tanıyorum, Fırat Sarı’nın şoförüydü. Bahar Kanık çalışma arkadaşım, Hıdır Yüksek’i yönetim başkanı olarak biliyorum. Hasan Yüksel Çorlu Reyap’ın başındaydı. Yenidoğan yoğun bakımda toplam 18 hemşire olduğunu biliyorum. Fırat Sarı’nın ‘Ölen ne oldu Ecem’ Koç, ‘Adranelin verdik öldü bebek hocam’ konuşmasına cevap veren sanık, bebek konusunda konuşmamızla ilgili bebek zaten sonradan kötüleşmedi. Bebek geldiği günden beri kötüydü. Halime o gün kötüleyip o gün ölmedi. Ölmesini beklediğimiz bir bebekti. Epikrizi kimin yazdığını bilmiyorum bizde hemşireler epikriz yazmaz hatta biz yoğun bir yoğunbakımız. Denetim ekibi geldiğinde normal bebeğimi besliyordum. Fırat Sarı ile, başhekimle konuştular bizimle göz teması bile kurulmadı; bana da herhangi bir soru yönetilmedi. Muhattaplarıyla konuşma oldu açıkçası ne soru sorduklarını da duymadım” şeklinde konuştu.

‘FIRAT SARI’DAN MENFAATİM OLMADI’

Tutuksuz sanık Mehmet Salih Kaya da savunma yaptı. Kaya savuınmasında, “Daha önce savunmamı yapmıştım. Ekstra birşey söylemeyeceğim. Çam Sakura Hastanesinde asistan olarak çalışıyordum. Mecburi hizmet için Ağrı İlçe Devlet hastanesine gittim. Çam Sakura Hastanesinde 3.5 yıl çalıştım. Bu süre zarfında İlker beyi tanıdım. Toplantılarda, popüler olması sebebiyle Fırat Sarı’yı tanıyorum. Başka kimseye tanımıyorum. Silivri Kolon Hastanesinde başka doktorun kaşesiyle imza atmadım zaten Çam Sakura Hastanesinde asistanlık eğitimi alıyordum bir yere gitmem imkansızdı.

Fırat Sarı ile Benan Mansuroğlu aradında ‘Salih ile 112 çözelim’ konuşmasını hatırlamıyorum. Fırat Sarı ile ‘2 hafta sana yer buldum’ konuşmasını hatırlamıyorum Fırat Sarı ile konuşmam olmuştur ama eylem olarak gerçekleştirmedim. İşletmeden kasıt şudur, ben asistanlık eğitim bittiği için bir yerde çalışmam gerekiyordu güzel bir hastane olursa şartları iyi olursa çalışabilirim onu söylemiştim ama bir yerde çalışmadım. Silivri’de ablam, kız arkadaşım var sık sık oraya giderdim. Silivri Kolan hastanesinin nerede olduğunu bilmem ve bir muayene yapmadım. Fırat Sarı’ dan hiçbir menfaatim olmadı. Herhangi bir para almadım” dedi.

Yenidoğan Çetesi davasında kan donduran ifade: İlaç düşümü yapacağım bebeği entübe gösterin

‘HASTANENİN PERSONELİ OLARAK ÇALIŞTIM’

Tutuksuz sanık Selenay Şenkalaycı ise “Savunmamı soru cevap şeklinde yapmak isterim. Özel Avcılar Hospital’de yoğunbakım hemşiresi olarak çalışıyorum. 2016 yılında Özel Güngören Hastanesinde çalıştım. 2022 yılı Nisan ayında Avcılar Hospital yenidoğan yoğun bakım sorumlu hemşiresi olarak işe girdim. Ceren Hatice Kanık, Fırat Sarı, Hasan Basri Gök, Gıyasettin Met Özdemiri ismen tanıyorum Sümeyye Arslan’ı tanıyorum. Can Suat Yıldırım’ı fiziki olarak görmedim ismen tanıyorum. İşletmeye bağlı çalışmadım hastanenin personeli olarak çalıyorum. Ekstra olarak medisense a.s sağlık adı altında para geliyordu. Ek mesai olarak geliyordu. Aldığım paralar emeğimin Karşılığıdır. 5 bin tl gibi bir para hesabıma gelmiyor. Bu rakamlar 3bin-2bin olarak değişiyor bu paralar kaldığım mesai karşılığıdırö dedi.

‘SÖYLENEN TÜM TALİMATLARI YERİNE GETİRDİM’

Şenkalaycı, “İlker Gönen ile ‘Yağmur’u arayabilir misin’ konuşmasını hatırlıyorum. Sohbet esasında arkadaşımla görüştüm. Çok gazla hasta geldiğini söylemiştim. Kendi aralarında Giyasettin ile konuşmuşlar. Sonra beni arayarak bu konu hakkında bilgi almak istedi. Sonra arkadaşımı arayarak bilgi almak da istedi ben arkadaşımı aramadım. En son çocuk doktoru Fahrettin Yıldızdı. Danışman doktor İlker Gönendi. Danışman konusunda her yenidoğan ünitesinde özellikle 3.basamak ise danışman bulunmalı. Hastanın tedavi süreci, doktor bilgisi her konuda yardım alınırdı. Her gün fiziki olarak hastaneye gelirdi.

Kenan bebek 08.13’te doğdu. Bebek için öncesinden yer ayarlandı. Ben bebek hemşiresi doktor olmak üzere hazır olduk. Bebek kötü doğdu. 15 dakika müdahale edildi. Müdahaleler kadın doğumcunun gözüönünde oldu. Yattığı süre zarfında kötüydü. Müdahale etmeye başladık. Bana söylenen tüm talimatları yerine getirdim. İlker Gönen’i arama saatim belli. Müdahale ettiğimizi ve sonunda olduğumu biliyordu. Müdahaleyi bırakmayın bebeğe 20 dakika daha müdahale edin ve ekstra şekilde kaydedin diyor bunlar tapelere doğru şekilde yansıtılmamış. Aileye müdahale edildiğine dair bilgi verildiğini biliyorum. Bebeğin doğumundan ölümüne kadar sorumlu doktor Zeki Ödünçtü danışman doktor da İlker Gönen’di” dedi.

Yenidoğan Çetesi davasında kan donduran ifade: İlaç düşümü yapacağım bebeği entübe gösterin

‘İLKER GÖNEN BENİ UYARDI’

Mahkeme başkanının Mehmet Gürül ile Fırat Sarı arasında geçen bir görüşmede adınız ilaç düşmek konusunda geçmiş sorusuna cevap veren sanık Şenkalaycı, “Burada birçok meslektaşım ifade verdi, ancak hiçbiri bu durumu açıklayamadı. ‘Düşüyorum’ kelimesi, doktorun ‘Reçete ediyorum’ demesi anlamına gelir. Ben CUROSURF kullanmıyorum. Bu konuyla ilgili Hasan Basri Gök ile görüşmelerim oldu. Hasan Basri, beni bu konuda manipüle etmeye çalışıyordu. Hastane olarak CUROSURF’a geçmemiz konusunda ısrar ediyordu. Bu kadar ısrar edince şüphelendim ve durumu İlker Gönen’e ilettim. İlker Gönen de bana, ‘Ben de şüpheleniyorum’ dedi. Ayrıca, sağda solda satış yaptıkları söylentilerini duyduğunu da belirtti. Daha sonra İlker Gönen beni bu konuda uyardı” şeklinde konuştu.

‘KAMERA VARDI AMA KAYIT YOKTU’

Sanık Selenay Şenkalaycı savunmasının devamında, “Yoğunbakımda kamera vardı ama kayıt yoktu. Neden kayıt yaptığını bilmiyorum. Yoğunbakım içinde kamera vardı ama alan içinde kamera yoktu.Savcının, ‘Fırat Sarı epikrizleri değiştirmemi istedi ben kabul etmedim dedin ama tepelerde ‘Günlük epikrizleri sisteme atarız ama onaylamayız ay sonunda değiştiririz diyorsun’ sorusuna cevap veren sanık, “Epikrizi doktor yazar, ben epikriz kesinlikle yazmadım. Hemşire gözlem notumu paylaştım. Konuşma, benim sorular yönettiğim soruların devamındadır. Sürçi lisan etmişimdir asla epikriz değiştirmedim bilgim ve haberim yok. Fırat Sarı benden epikrizleri değiştirmem konusunda neden böyle söyledi bir bilgim yok bana söyledi ben de reddettim zaten. Reddetme sebebim usulsüzlüktür” dedi.

Yenidoğan Çetesi davasında kan donduran ifade: İlaç düşümü yapacağım bebeği entübe gösterin

‘GERÇEKLEŞEN ÖLÜMLE İLGİLİ BİR KUSURUM BULUNMAMAKTADIR’

Avcılar Hospital Başhekimi tutuksuz sanık Prof. Dr. Fethi Rüştü Yıldız ise savunmasında, “Işıklar Askeri Lisesi ve Gülhane Askeri Tıp Fakültesi mezunuyum. Bir süre askeri hekimlik yaptıktan sonra istifa ederek serbest hekimlik yapmaya başladım. Diyarbakır Askeri Devlet Hastanesi’nde 5 yıl görev yaptım. Ardından Kocaeli Seka Devlet Hastanesi, İstanbul Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başhekimlik yaptım. Ayrıca İstanbul İl Sağlık Müdür Yardımcılığı ve Kamu Hastaneleri Kurumu Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundum. İddianamede yazan, Kerem Muhammed Tokluoğlu adlı bebeğin ölümüyle ilgili açıklamayı okumak istiyorum. Gerçekleşen ölümle ilgili herhangi bir kusurum bulunmamaktadır. Başhekim olarak herkesin tek tek ne yaptığını kontrol etme imkanım olmadığını belirtmek isterim. Savcılık makamı, sözkonusu eylemlerden haberim varmış gibi bir kanaate varmış” dedi.

‘TAPE KAYITLARIYLA DEĞERLENDİRME YERSİZ’

Sanık Yıldız, “Ali Gedikbaşı detaylı bir gebelik tarama raporu hazırlıyordu. İkiz bebeklere ilişkin rapor Çam Sakura Hastanesi’nde bulunmaktadır. Bu durum aileye bildirilmiştir. Hastanemizde bulunan Nil Gülgen tarafından bu bebeklerle ilgili sezeryan doğum planlandı ve Ali Gedikbaşı bu doğumda yer almıştır. Her durum hakkında babaya bilgilendirme yapılmıştır. Bebekler alanında uzmanlar tarafından takip edilmiştir. Başhekim olmam, hastanede olan her alana müdahale edeceğim anlamına gelmez. Bebeklerin belgelerle sorunları ortaya konmuştur. Raporun tape kayıtlarıyla değerlendirilmesi yersizdir. Tekrar vurgulamak isterim ki Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan raporda kusurlu olduğuma dair durum tespit edilmemiştir. Hastanemizdeki ölüm oranları çok yüksek değildi. Hastanenin yoğun bakım işletmesini onlara bıraktık diye hiçbirşeyden haberdar değiliz anlamına gelmiyordu” dedi.

Yenidoğan Çetesi davasında kan donduran ifade: İlaç düşümü yapacağım bebeği entübe gösterin

‘YENİDOĞAN YOĞUN BAKIMDA KAR YÜZDE 4 VEYA 5’İ GEÇMEZ’

Sanık Yıldız, “İddia edilen eylemlerin tarafımızca gerçekleştirilmesi sözkonusu değildir. Devleti zarara uğratma gibi bir durum yoktur. Bununla ilgili de delil bulunmuyor. Hastanemizde hastaların tedavi süreçleri titizlikle inceleniyor. Hastanemizin her hastayı birebir takip edip, her raporu inceleyerek, hergün onlarca işlemin aynı anda yapılması nedeniyle her hasta hakkında bire bir bilgi sahibi olmamın imkanı yoktur. İşletme hastanelerde çok yaygındır. Hatta 20 yıldır özel hastanelerde uygulanmaktadır. Yenidoğan yoğun bakım ünitesinden kazanılan kazanç hastanenin toplam cirosunun yüzde 4 ve ya 5 gibi küçük bir payını oluşturmaktadır. Hastanenin bütününü riske atılması akıl ve mantıkla uyuşmamaktadır. Şahsım ve bağlı olduğum hastanenin devleti dolandırmak gibi bir amacı olamaz. Hakkımda iddianamede tek tape vardır. O da doktor İlker Gönen ile konuşmamdır. Bu konuşmada da suç unsuru yoktur. İddia edilen eylemlerin gerçekleşmesi mümkün değildir. Hile sözkonusu değildir. Başhekim olarak görev yaptığım hastanede yalnızca yenidoğan değil birçok bölüm bulunmaktadır. Başhekim olarak tedavi gören her hastaya ne ilaç kullanıldığı nasıl epikriz yazıldığını takip etmeme imkan yok” şeklinde konuştu.

‘SON 5 YILDA ÖLÜM ORANI OLDUKÇA DÜŞÜKTÜR’

Sanık Yıldız, “Epikrizler günlük ve doktorlar tarafından yazılır. Bu talimatı da sürekli veririm. Tüm epikrizleri de takip etmem mümkün değildir. Danışmanlık sözleşmesini Fırat Sarı ile kendim imzaladım. Anlaşma sadece yenidoğan hizmetlerinin daha verimli ve daha kaliteli olması için yapılan anlaşmaydı. Personel sadece bizim personelimizdi. Aradığımız personel olduğunda görüş soruyorduk. Maaşların tamamını biz ödüyorduk. Hemşirelere ayrıca verilen paralar anlaşmaya dahil değildi, bu konuda da bilgim yoktu. Mahkeme Başkanı’nın ‘Fırat Sarı ile yaptığınız anlaşma karşılığında ne kadar ödeme yapıyordunuz?’ sorusuna cevap olarak Yıldız, “Sabit bir rakam yoktu. Cirodan yüzde 35 veriyorduk. Hastanemizde son 5 yılda yüzde 2.2’dir. Son 5 yıl içinde ölüm oranı oldukça düşüktür” dedi.

‘ÜZERİME ATILI SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM’

Tutuksuz sanık Cafer Akdur, “10 sene Yaşam Hastanesinde çalıştım. 5 sene Alibeyköy Hastanesinde, 1 sene Beylikdüzü Cerrahi Tıp Merkezinde çalıştım. Gelişim Hastanesinde bir sene çalıştım 8.5 yıldır Bağcılar Medilife hastanesinde çalışıyorum. Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum, ne bir örgüt üyesiyim ne de SGK’yı dolandırdım. Hakkımda hiçbir tape kaydı yok, banka hesaplarımda hiçbir oynama yok. Ben bebek yoğun bakım çalışanı değilim. Hastanede yenidoğan olduğu zaman yenidoğanları görüyorum. Yenidoğan ihtiyacı olanları için yenidoğan doktorunu çağırıyorum, doktor karar verirse bebekler yoğun bakıma alınıyor. Hastanede poliklinik yapıyorum. Fırat Sarı’yı tanımıyorum. Fırat Sarı’nın ne ismini duydum ne de bebek yoğunbakımı aldığını biliyorum. Semiha Yavuz vardı başhekim başında. Fırat Sarı ile ben bir imza atmadım. Kurum içinden sadece Dursun Eryılmaz ile Semiha Yavuz’u tanıyorum. Mustafa Kazan’ı da tanıyorum. Bağcılar Medilife Hastane müdürüydü ama sonra Şafak Hastanesine geçtiler” dedi.

Yenidoğan Çetesi davasında kan donduran ifade: İlaç düşümü yapacağım bebeği entübe gösterin

‘DIŞARIDAN DOKTORLAR GELİYORDU’

İddianamede Öykü Helvacı, Havvanur ve Ayaz Karaduman bebeklerin ölümünden sorumlu tutulan sanık Akdur, “Ben yenidoğan yoğun bakıma bakmadığım için hiçbir zaman çağrılmadım, bebeklerle ilgim yok. Fırat Sarı ve İlker Gönen ile hiç muhattap olmadım. Ben başhekimim, ben yönetim kurulunun aldığı kararları imzalarım. Hastaneyle ilgili olaylara yönetim kurulu ve hastane müdürü karar verirdi. Bana sadece örnek olarak ‘Şu doktoru aldık’ dediklerinde ben dosya imzalardım. Ali Kahraman, hastaneye 2023 sonrası geldi. Havvanur Karakoç bebekle ilgili benim bir ilgim ve bilgim yok. Öykü bebek ile ilgili de bahsettiğim gibi yenidoğan yoğun bakımla hiç ilgim yok orayı kendi doktorları ilgilenirdi.

Yönetim kurulu bizzat ilgilenirdi. Yönetim kurulunda Ahmet Olcay, Ahmet Bey vardı. İdaride hiç bir tasarruf yetkim yoktur. Çağla Durmuş’u ismen duydum, belki görmüşümdür ama konuşmadım. İlker Gönen’i de hiç tanımıyorum. Yenidoğan yoğun bakıma yönetim karışırdı ben karışmazdım. ‘3. basamak yenidoğan yoğun bakımı eksiklik çekmektedir’ konuşmasıyal ilgili bilgim yok. Denetim geldiğinde yönetimle Ali Kahraman ile muhakkak görüşmüşlerdir. Hastanede, Çocuk polikliniği yapıyordum, hastanenin alacağı herhangi bir karara karışmıyordum zaten karıştırmıyorlardı. Yönetimin aldığı kararlara başhekim karar verirdi. Başhekimlik yaptığım sırada çocuk doktorluğu da yapmaya devam ettim. Nöbet listesi için dışarıdan doktorlar geliyordu. En son 2-3 sene önce nöbet tuttum. Nöbet listelerine adımı koyuyorlardı ama ben yapmıyordum” dedi.

‘O BEBEK NASILSA O ŞEKİLDE YAZLIYORDU’

Tutuksuz sanık Tuğba Özkaynak Baş ise savunmasında,” Üzerime atılan suçlamaları kabul etmiyorum. Anlatılan bir örgüt varsa bilgim yok ve üye değilim. Uzun süre hemşirelik olarak tecrübem olmadı. Nişantaşı Üniversitesi paramedik mezunuyum. Bağcılar Medilife hastanesine başvuru yaptım ve hastaneye hemşire olarak girdim ve 8 ay çalıştım. Nisan’ın son haftalarına doğru hastane kapanmak üzereydi ve doğru düzgün çalışma sistemi yoktu. Bu olaylardan dolayı işten çıkarıldım. Çağla Durmuş’un isteği üzerine gece vardiyasında çalışmaya başladım. Bir tane tape kaydım var Çağla Durmuş ile. Değirmenci bebek Reyap hastanesine ait bir bebekti ona bakmakla mükelleftim, antibiyotik tedavilerine bakıyordum.

Çarşaf dosyaları oluyordu ve o an bebek nasılsa o şekil yazılıyordu. Bebek entübe ise entübe olarak gösterirlerdi. Bunları da yapan bizzat yenidoğan doktoru.” dedi. ‘Bebeği entübe gösterelim’ diyor ‘Tamam, tamam, tamamdır’ şeklinde konuşuyorsun denilmesi üzerine ise tutuksuz sanık Baş,”Bebeği entübe göstermedim. Sorumlu hemşirem olduğu için Çağla Durmuş’u tanıyorum. Dursun Eryılmaz’ı tanıyorum. İlker Gönen’i tanıyorum bebekler hakkında bilgisi olan sorular sorduğumuz olarak biliyorum. İşletmeye bağlı olduğu konusunda bilgim yok. Fırat Sarı’yı ismen biliyorum. Bir kere falan görmüşümdür” dedi.

Yenidoğan Çetesi davasında kan donduran ifade: İlaç düşümü yapacağım bebeği entübe gösterin

‘ÇARŞAF DOSYALARINDA OYNAMALAR YAPILIYORDU’

Sanık Özkaynak Baş, “Herhangi bir para alışveriş yok maaşımı hastaneden alıyorum. Bir sene boyunca çalıştım. Son 4 aydır benden önce 3 tane shift vardı. Çalışmak istemediğini söyleyen olursa yerlerine gece nöbetine kalıyordum. Paraları Çağla Durmuş kendisi veriyordu. Hiçbir şekilde dosya değişikliği yapmamışımdır. Ortalama yenidoğan yoğunbakımımız yoğun oluyordu, ağır bebeklerimiz vardı. Hemşire olarak 12 saatlik yapmam gereken şeyleri yapıyorduk.

Bebeklerle ilgili gece Çağla Durmuş’un insiyatifinde kalmış bir durumdu ben genelde sorumlu hemşiremi arıyordum. Ona ulaşamadığım zaman İlker Gönen’i arıyordum. Ben gece nöbetlerimde çalıştığım sürede başka çocuk doktoru geldiğini görmedim. Baskı, mobbing oluyordu. Savcılıkta verdiğim ifade doğrudur. Çağla Durmuş, ‘Bebeğe ilaç düşümü yapacağım entübe gösterin’ diyerek kendisi dile getiriyordu. İlaç düşümü yapınca ne olduğunu bilmiyorum. Çarşaf dosyalarında oynamalar yapılıyordu. Hemşire gözlem notlarımızı kendimiz yazıyoruz. Hiçbir dosyalarda imzam yoktur” şeklinde konuştu.

‘MEDİSENSE ŞİRKETİNDEN ŞAHSİ PARA İSTEMEDİM’

Tutuksuz Sanık Sümeyye Özdemir ise savunmasında, “Ben tıbbi sekreterdim. Ben yeni gelen hastaların yatışlarını, taburculuk bilgilerini yapıyordum. Hastaların dosyalarını birleştirip arşive veriyordum. Beylikdüzü Medilife’ta çalıştım. Ağustos 2024’te ayrıldım. Şu an başka bir yerde çalışıyorum. İlker Gönen’i tanıyorum. Bebekle ilgili bir süreçte ben devreye giremiyordum.

Bir sorun çıktığında Fırat Sarı ya da İlker Gönen’i arıyordum. Ben olduğum süre boyunca Zeki Ötünç bey gündüz hep oradaydı. Sonra Raşit Bey geldi. Ben denetim gününden 3 gün önce izinliydim. Benim yerime kimse yoktu. Ekipriz boştu. 3 günlük Ekipriz neden boş diyorlardı. Benim ‘Sakladık’ demekten kastım. ‘Bebekleri emzirme odasında teslim ettiğimizi söylemek istiyorum’ demek istedim. Saklamak doğru bir kelime değil. Biz taburculukları hızlandırmaya çalışıyorduk. Denetim ekibi çok hasta olduğunu gördü zaten. ‘Şu şu bebekler taburcu ama yatışı devam ediyor taburcu edelim lütfen’ dedim. Denetim ekibinin yanında yaptım bu konuşmayı.

Medisense Şirketinden şahsi bir para istemedim. Sümeyye Nur Arslan ile arkadaş olduğum için bana para atmıştı. Ben o hesaptan geldiğini bilmiyordum. Tape kayıtlarında yer alan ‘Bizi kızlar patlatmış aslında’ cümlesinin sorulması üzerine sanık Özdemir ‘Bir iletişim hatası’ dedi. Benim ekipriz yazacak tıbbi bilgim, yetkim ve imzam yok. Sümeyye Nur Arslan’la bir dönem aynı hastanede çalıştık. Aldığım paraların hepsini verdim mi bilmiyorum ama ona bire bir elden de para verdim” dedi.

 

KAYNAK: Demirören Haber Ajansı

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL